OYUN TANITIMI

Pes 2014

Pes 2014 incelemeleri

FİFA 2014

FİFA 2014 OYUN İNCELEMELERİ

Assassin's Creed

Assassin's Creed:Revelations oyun İncelemesi

Need for Speed: Rivals

Need for Speed: Rivals videolu oyun incelenmesi

Mass Effect 3

Your Mass Effect 3 videolu oyun incelemesi

F1 2014 (İnceleme) (PC)

Unknown 13:17 | , , , , , , , , , , , ,

Yarış oyunları özellikle konsolda oldukça büyük bir kitleye hitap eden oyun türlerinden bir tanesidir. Özellikle Gran Turismo, Need for Speed, Forza vb. gibi oyunlar yarış oyunları listesinin en başlarında gelir. Son zamanlarda, Driveclub ve Forza Horizon 2 konsollar üzerinde adını oldukça duyurmayı başarmış olan iki yapım halini aldı. Bunların dışında kısa bir süre önce ertelenen Project CARS ve Ubisoft'un yarış oyunu denemesi olarak görülen The Crew yakın bir zaman sonra piyasadaki yerini alacak.

Codemasters tarafından geliştirilen ve son bir kaç senedir oldukça geri planda kalıp, beklediği ilgiyi bir türlü yakalayamayan Formula 1, bu sene de F1 2014 adlı oyunuyla karşımıza çıktı. Daha önceki senelerde yaşadığı sıkıntılı durumları atlatmayı hedefleyen firma, bakalım yeni oyunuyla birlikte bunu başarabilecek mi?

F1 2013'ün ardından bizi neler bekliyor?


F1 2014'e daha ilk girdiğimde öyle ahım şahım bir ara menü ile karşılaşmadım. Pilotun adını, kaskını, ülkesini seçtikten sonra, menüye çok fazla takılmadan her yarış oyununda yaptığım gibi hızlıca kontrolleri vs. test etmek adına kendimi zamana karşı deneyeceğim bir yarışa attım. Yarış başlamadan önce sizden, hava koşulları ve pist durumunu hesaba katarak ufak tefek araç değişiklikleri yapmanız isteniliyor. Bu ayarlamaları, ıslak veya kuru zemine uygun olarak seçebileceğiniz gibi dengeli bir şekilde, hiç ellemeden de bırakabiliyorsunuz. Yine aynı ekranda yarışacağınız pisti de detaylı bir şekilde inceleme şansı sunuluyor.


Bu sahnelerin hemen ardından artık yarışa hazır duruma geliyorsunuz. Burada hemen dikkatimi çeken diğer bir problem, araç kontrolleri oluyor. Burada dikkat etmeniz gereken bir husus var. Oyun kontrolleri, standart ayarlarda tamamen yapay zekanın kontrolünde oluyor. Bu nedenle ayarları kendinize çevirmediğiniz müddetçe sanki oynayan siz değilmişsiniz gibi hissedebilirsiniz.




Bilgisayara karşı oynayabileceğiniz en anlamlı mod, Kariyer Modu gibi görünüyor. Elbette bunun da o kadar kolay olacağını düşünmeyin, yapay zeka bu konuda size hiç yardımcı olmuyor. Yarışa başlamadan evvel, elbette ki oyun zorluğunu ayarlama şansına sahipsiniz fakat hangi zorluğu seçtiğinizin neredeyse hiçbir önemi kalmıyor. Yapay zeka, her zorluk seviyesinde tam bir fiyaskodan ibaret. Sizi en ufak bir şekilde zorlama teşebbüsü dahi göstermeyen diğer yarışçılar, işinizi aslına bakarsak oldukça kolaylaştırıyor. Önünüzden çekilen bu yapay zekaya sahip olmayan bilgisayar kontrollü yarışçılar, kimi zaman size yol açarken, kimi zaman ip gibi dizilip yavaş yavaş ilerlemeye başlıyorlar.


Yapım, genel olarak kontrol konusunda pek sıkıntı yaratmıyor ve hatta oldukça kolay ve alışılabilir kontrollere sahip durumda. Serinin daha önceki oyunlarından herhangi bir araç kullanım farklılığı bulunmuyor. Fakat aynı şeyi araç fizikleri için söylemek oldukça güç. Eğer gerçekçi hasar sistemini açmazsanız, rakip araçları yandan veya arkadan hafifçe ittirerek, kolay bir şekilde yoldan çıkartabilirsiniz. Aynı zamanda yapımda belli bir araç hasar modellemesi de bulunmuyor, hızınızı almışken yoldan çıkıp bir duvara çarpmanız sonucunda, sanki aracı park ederken kaldırıma sürtermiş gibi bir ses ve görüntü ortaya çıkıyor. Bunun sonucunda ise en fazla pit alanına gitmeniz gerekebiliyor (gerçi henüz böyle bir şeye gerek duymadım).

Araç ve pist sayısı gerçeği ile birebir yapılmış olduğundan bu konuda sorun yok. Özellikle pist çeşitliliği oldukça güzel fakat bu pistlerin ve araçların hava koşullarından daha çok etkilenmesi oyun için gerçekten çok daha büyük bir artı olabilirdi. Şahsen, ıslak veya kuru zemin arasında pek bir fark görebilmiş değilim. Araçlarınsa markasına göre sergilediği performanslar daha iyi ayarlanmış, her birinin diğerinden farkını rahat bir şekilde anlayabiliyorsunuz.

Yapımın çoklu oyuncu özellikleriyse, daha önceki oyunlarda olduğu gibi ilerliyor. Aynı PC üzerinden, LAN üzerinden ya da online bir şekilde rakiplerinizle karşılaşmanız oldukça kolay. Zaten oyunun ömrünü uzatabilecek tek nokta da bundan ibaret diyebiliriz, elbette sağlam bir F1 hayranı olmanız durumunda. Online oyun modunda, yaratacağınız ya da katılacağınız bir odanın ardından rakiplerinizle olan çekişmeniz başlıyor. Kendi yarış sezonunuzu başlatmanız durumunda, pist, hava koşulları vs. gibi özellikleri dilediğiniz gibi ayarlama şansına sahip oluyorsunuz.

Seyirciler bir garip mi duruyor?


Yazının başından beri konunun gelmesinden korktuğum yere gelmiş bulunuyoruz. Görsellik, atmosfer ve sesler… Öncelikle şunu söylemek istiyorum, görsellik olarak F1 2014 ile 2013 arasında büyük bir fark beklemeyin. Yapım piyasadaki diğer yarış oyunlarıyla karşılaştırıldığı zaman, bu yapımların çok gerisinde kalıyor. Sanki iki üç sene öncesinin yarış oyununu oynuyormuşsunuz gibi bir hisse kapılmanız olası bir durum. Araçların dış ve iç tasarımları oldukça kaliteli görünüyor. Araç ve kokpit modellemeleri her ne kadar güzel olsa da aynı şeyi çevre, seyirciler ve gökyüzü için söylemek imkansız.


Durum bu olunca seslerden başka oyun atmosferine katkısı olabilecek bir şey kalmıyor elbette. Sesler genel olarak iyi (zaten bir F1 oyununda nasıl farklı sesler olabilir ki?), araçların sesleri size her ne kadar güzel gelse de oynanış ve görsellik bunu geri plana iteliyor adeta.




Son bir kaç senedir F1 oyunlarında ciddi sıkıntılar yaşayan Codemasters, bu sefer de başarılı olabilmiş değil. Hatta F1 2013'ün sahip olduğu Classics sistemi gibi yeni büyük bir özellik getirmediğinden dolayı, yapım daha da güç kaybetmiş gibi görünüyor. İçerik eksikliği, araç fiziklerinin gerçekten zayıf kalması ve o F1 atmosferini tam olarak verememesi yapımın ortalamanın dahi altında kalmasına neden oluyor.


Umarım Codemasters bu yapımdaki eksiklerden iyi bir ders çıkartır ve seneye yeni oyunuyla, F1 hayranlarını etkilemeyi başarabilecek bir yapım ortaya koyar. Şu an için F1 2014, sadece ve sadece gerçek Formula 1 hayranlarına hitap ediyor o kadar.
Read More

Metro 2033

Unknown 00:45 | , , , , ,

Metro 2033 -- P: 10/8
[Resim: 256px-Metro2033_wiki.jpg]


Nedir?

Metro 2033, Rus yazar Dmitry Glukhovsky'nin Metro 2033 adlı romanından uyarlanan birinci şahıs nişancı tipinde hayatta kalma-korku video oyunudur. Oyun 4A Games tarafından Ukrayna'da geliştirilip Mart 2010'da Microsoft Windows ve Xbox 360 platformları için piyasaya sürüldü. Mart 2006'da 4A Games, Glukhovsky ile oyun için işbirliği yaptığını duyurdu. Oyun 2009 yılında Leipzig'de gerçekleştirilen Games Convention adlı video oyunu organizasyonunda resmi tanıtım filmiyle birlikte duyuruldu. Oyunun devamı niteliğindeki Metro: Last Light'ın 17 Mayıs 2013'de piyasaya sunulacağı duyruldu.

----------------------------------------------

Şuana kadar oynadığınız tüm FPS oyunlarını unutun çünkü bu sıradan bir FPS oyunu değil. Harika silahların olduğu, yaratıcı hikaye ve gerçekçi ses efektleriyle dolu bir FPS oyunu.
Hazır harika silahlardan bahsetmişken, "Bu silahlar varken hayatta kalmak çok kolaydır olooom!" dediğinizi duyar gibiyim, hiç öyle düşünmeyin bence Süper

Resmin boyutu 38% (500x313) düşürüldü. Resmi orjinal boyutunda (800x500) görmek için buraya tıklayınız. Resmi yeni pencerede açmak için üzerine tıklayınız.
[Resim: dvx14.jpg]
Bu silah evlerimizde kullandığımız şarj adaptörü gibi bir şey. Lambanın pilini dolduruyor ve hava pompalıyor (Böyle yaratıcılıkların olduğu bir oyundan ne beklenir? )

Resmin boyutu 22% (500x311) düşürüldü. Resmi orjinal boyutunda (640x397) görmek için buraya tıklayınız. Resmi yeni pencerede açmak için üzerine tıklayınız.
[Resim: Metro+2033+4.jpg]

Bu silah mermisi çok hızlı biten silahlardan (Bu nasıl yaratıcılık abi ya?)

Resmin boyutu 22% (500x340) düşürüldü. Resmi orjinal boyutunda (640x435) görmek için buraya tıklayınız. Resmi yeni pencerede açmak için üzerine tıklayınız.
[Resim: Metro+2033+7.jpg]
Dehşet-ül Vahşet olan Alev-atar silahımız kullanmaya değer bir silah. Kullandığınızda siz ateşi kesseniz bile etkisi devam ediyor, fakat kullandığınız kişiyi sinirlendiriyor, hiç ateşi kesmeyin bence Süper

----------------------------------------------

Kahramanımızın adı Artyom. Bu kahramanımız ile tehlikeleri diğer istasyonlara iletiyoruz, fakat bu kolay değil. Oyunda "Dark Ones" adında, huysuz teyzelere benzeyen, küçük bir seste hemen eve gelen alt komşular gibi bir yaratıklar var. Bu yaratıklar sanırım istasyonda barınmamızdan memnun değil.


"Aman Tanrım!" didim!

Resmin boyutu 22% (500x313) düşürüldü. Resmi orjinal boyutunda (640x400) görmek için buraya tıklayınız. Resmi yeni pencerede açmak için üzerine tıklayınız.
[Resim: Metro+2033+3.jpg]

"İstasyonda yürüyordum, kahramanımı rayın kenarına çektim, su içmeye gittim. Geri geldiğimde hemen karşımda bir yaratık bağırarak ve koşarak geliveriyordu, "AMAN TANRIM!" didim.

Oyuna sakin başlıyorsunuz fakat karşınıza bir anda fırlayan bu yaratıklar size bir anlık kalp krizi geçirebiliyor (Evlerden ırak tipsiz yaratık.)
Aslında o kadar korkulacak bir şey yok çünkü bu yaratıklar kolay ölüyor. Neo-komünistler ve Neo-Naziler ile savaşmak pek kolay değil yalnız.
Yaratık bir anda çıkınca oyuncular (Temsili)
[Resim: Ba%C4%9F%C4%B1ran+kar%C4%B1y%C4%B1+g%C3%...de+ben.gif]


Resmin boyutu 61% (500x313) düşürüldü. Resmi orjinal boyutunda (1280x800) görmek için buraya tıklayınız. Resmi yeni pencerede açmak için üzerine tıklayınız.
[Resim: Metro_2033_Images.jpg]
Yüzeye çıktığınızda ya da zehirli gaz bulunan bir yere geldiğinizde “G” tuşuyla maskenizi takmanız gerekiyor. Maskeyi taktığınızda “T” tuşuyla saatinize bakarak, maskenin ne kadar vakti kaldığını öğrenebiliyorsunuz. Etrafta bulacağınız filtreler otomatik olarak bittikçe karakteriniz tarafından değiştirilebiliyor. Ancak bir çarpışma sırasında gaz maskesi takılıysa, maskeniz zarar görebiliyor ve yenisini bulmanız gerekebiliyor. Maskenin takılı kaldığı zamana göre ekranınız buğulu gözükmeye başlıyor, nefes alış verişiniz hareketlerinize göre artıyor ve sizi içten içe bunaltıyor: Aynı bir gaz maskesinin yapacağı etkiyi birebir yaşamış oluyorsunuz. (Alıntı)

Dışarı çıktığınızda tekrar içeri girmeniz zor oluyor çünkü hem yolu bulmak zor, hem de dışarıdaki yaratıklar sizi bir yerde kıstırıp ağzınızı yüzünüzü patlatabilir (Aman dikkat!) Uzun bir uğraş sonucu içeri girdiğinizde "Oh, kurtulduk be." derseniz zaten yanılmış olursunuz. Dışarıda zaten çok ilerlemiş oluyorsunuz, e ilerledikçe yaratıklar daha güçlü oluyor, ne yapacağız? İşte burada oyunu çok iyi oynamanız gerek, olur da peş peşe ölürseniz, sinirlenip oyunu silebilirsiniz, sabır oyunu bu arkadaşım.
Ayrıca hemen kolaya kaçmayın, doğru düşünün ve doğru yolu bulun.
Read More

Call of Duty: Advanced Warfare

Unknown 00:44 |


Call of Duty: Advanced Warfare  


Video savaş oyunlarının en popüler oyunu olan Call of duty oyunun serisine kaldığı yerden devam ediyor. Call of duty 2 ile başlayan popülerlik ve bu oyuna tutkuluk wodern warfare ve bir çok seri ile devam etmişti. O seriye yeni eklenen oyun Call of Duty  Advanced Warfare .

Oyunun Konusu


Genel anlamda oyunun konusundan bahsedecek olursak Oyun 2054 yılında geçiyor. Tarihteki ilk evrensel terörist saldırısı yaşanıyor. Teröristler 5 kıtada nükleer reaktörlere aynı anda saldırıyorlar. Bunun sonucunda dünya kaosa sürükleniyor, devletler ve askeriyeleri zayıflıyor. Atlas Corporation adlı bağımsız bir askeri şirket ise devletlerin kararıyla teröristlerle yapılan savaşı üstleniyor.

Seriye eklenen yen özellikler


Serinin yeni oyunu Adwanced Warfare ile yeni özellikler bizleri karşılamakta ve Hatta diğer call of duty serilerinde karşılaşmadığımız deneyimlere bu seride karşılaşmaya hazır olun. Oldukça iddialı ve süper bir call of duty serisi gelmek üzere.

 Oyuna üç yıldan fazla zaman harcadıklarını ve bu esnada çok fazla değişiklik yaptıklarını dile getiren Condrey şu şekilde konuştu; "Normalde olandan bir yıl fazla çalışma süremiz olması, sanıyoruz bazı şeyleri kökünden değiştirebilmemize olanak sundu. Öyle farklılıklar yarattık ki kimi oyuncuların sınırlarını fazlasıyla zorlayacağımıza şüphe yok!"

Çıkış Tarihi 4 kasım


Oyunun çıkış tarihine gelince Call of Duty: Advanced Warfare 4 Kasım itibari ile tüm platformlar için piyasaya sürülecek.

Read More

Middle-Earth: Shadow of Mordor

Unknown 02:37 | , , , , , , , , , ,


Bu oyunu ne kadar zamandır bekliyorduk? Bir yıl? İki ay? Cevabınızı gerçekten merak ediyorum. Gerçekten sapasağlam, kendi ayakları üzerinde duran ve sadece ismin arkasına saklanmayan birOrta Dünya oyununu ne kadar zamandır bekliyordunuz?

Eğer kendi cevabımı verecek olursam: Battle for the Middle Earth’ün hatırı sayılır başarısını saymazsak, “En başından beri!”

Sanırsam ya orta iki ya da orta üç’e gidiyordum. Annem, kardeşim ve ben haberleri izliyoruz. Yeni gelecek bir filmden bahsediliyor. Fragmandan gösterilen kareler hayli etkileyici… Annem, “Vay be sonunda yapıyorlar, hakikaten Yüzüklerin Efendisi’nin filmi geliyor.” diye seviniyor. Ben ve kardeşim anlamaz bir şekilde ona bakıyoruz. 




Sonra, bize neşeyle Yüzüklerin Efendisi’nin tüm zamanların en sağlam fantastik kitaplarından birisi olduğunu anlatıyor. Kendisinin tuzu kuru tabi, okumuş etmiş… Neyse.

O zamanlar ne kadar harçlık alıyordum bilmiyordum. Tek hatırladığım üçüncü teneffüste bir simit ve bir şişe kola için yeterli olduğu. Hemen kitapçıya koşup kitabın fiyatını soruyorum. 8 milyon Türk lirası. Elimdeki paraya bakıp üzülüyorum ve kitapçıdan ayrılıyorum.

Kitabı kafaya takmışım bir kere, hayatımda ilk defa harçlıklarımı biriktirmeye başlıyorum. Kola olmadan kim ölmüş? Bazen simit bile gereksiz. YÜZÜKLERİN EFENDİSİ BENİM OLMALIYDI!

Bir buçuk hafta sonra, bu sefer kitapçıdan elimde hayatımı değiştirecek bir eserle çıkıyorum.
Kabul etmek gerek, Yüzüklerin Efendisi çok kitap okuyan bir çocuk için bile oldukça ağır bir edebi eser. Bazen zorlanarak bazen hayretlere düşürerek kitabı bitiriyorum. Ardından yine para biriktirip İki Kule, ardından da Kralım Dönüşü’yle üçlemeyi tamamlıyorum.

İlk film de tam o zaman vizyona giriyor ve artık kendimi kolcu sanmaya başlıyorum. Hatta lisede bu tarz kitapların saçmalık olduğunu söyleyen edebiyat öğretmenimle bile tartışıyorum.  




Yüzüklerin Efendisi’yle tanışmam ve Orta Dünya’nın sıkı bir takipçisi haline gelmemin hikayesi kısaca böyleydi. Eminim, herkesin bir Yüzüklerin Efendisi hikayesi vardır. Kitabın arkasında yazar ya:

Orta Dünya söz konusu olunca insanlar ikiye ayrılır; Yüzüklerin Efendisi’ni okumuş olanlar ve okuyacak olanlar… 

Şimdi de oyuncular ikiye ayrılıyor; Shadow of Mordor’u oynamış olanlar ve oynayacak olanlar…
Read More

Alien: Isolation (İnceleme) (PC)

Unknown 02:32 | , , , , , , , , , ,


Küçüklüğümden beri sayısız korku filmi izlemiş bir olarak yüzlerce farklı senaryoya, binlerce farklı ölüm sahnesine şahit oldum. O kadar çok korku filmi izledim ki, zamanla hissizleşmeye, normalde beni tir tir titretmesi gereken sahnelere gülüp geçmeye başladım. Evde tek yalnızken tüm ışıkları kapatıp, izleyene hacetini yaptırtan, uykularını kaçırtan filmlerin başına geçtikten sonra, “Tüm yapabildiğiniz bu mu ha?” diye yapım ekibine serzenişte bulunduğumu itiraf edebilirim.

Evin ücra bir köşesinden tıkırtı gelince telefona sarılıp, “Yardım edin!” diye bağıranları özenmeye başlamış, çocukken duyduğum korku hissini bir daha da yaşamayacakmışım diye düşünürken hiç ummadığım bir yerden aldım darbeyi, oyunlardan! Amnesia, Call of Cthulhu, Outlast gibi oyunları tecrübe edince gerçekte filmlerin değil, oyunların daha korkutucu olduğunu anlamam uzun sürmedi.


Benim için korkunun adresi artık oyunlar oldu. Yakın zamanlarda güncel bir oynanacak korku oyunları listesi oluşturdum. Listenin başına da Silent Hills’i, The Evil Within’i, The Forest’ı ve tabii ki Alien: Isolation’ı ekledim. Bayram telaşını atlattıktan hemen sonra, 80’li yılların bilim-kurgu ve gerilim dolu atmosferine giriş yapma imkanı yakaladım ve Alien: Isolation gerilim dolu atmosferi ile resmen beni benden aldı. Uzun zamandır yaşamadığım bir duyguyu, korkuyu iliklerimde hissettim!

Pişmiş tavuk Amanda Ripley

Hızlıca anlatmak gerekirse, Alien: Isolation ile 1979 yılının bilim-kurgu ve gerilim efsanesi Alien filminin içine resmen ışınlanıyoruz. Yönettiğimiz karakter, Alien filmlerinin başkahramanı Ellen Ripley’in kızı Amanda Ripley. Daha oyunun ilk sahnesinde, aynen annesi gibi efemine yapısı ve elinin de her türlü tamir işine yatkınlığı dikkat çeliyor. Annesinden uzun zamandır haber alamayan Amanda, karşısına çıkan ilk ipucunu takip ediyor ve devasa boyuttaki uzay gemisi Sevastopol’a giriş yapıyor. Ama ne giriş! Daha ilk dakikada tüm işler berbat oluyor ve yaşamla ölüm arasındaki gerilim dolu bir maceranın içinde buluyoruz kendimizi.



Heyecan yüklü açılış sahnesinin ardından hiç alışık olmadığımız bir oyun yapısı karşılıyor bizleri. Elinizi attığınız her cihazın bozuk olduğu, yörüngede bile nasıl durabildiğine hayret edilesi, devasa boyuttaki uzay mekiği Sevastopol içerisinde oradan oraya koşturup duruyoruz. Hiç de misafirperver olmayan ve yabancılardan nefret etmeyi ilke edinmiş mürettebat ise bizi görür görmez izzeti ikramda bulunacağına derhal silahına sarılıyor. İşin kötü yanı ise, elimizde ne doğru dürüst bir silah, ne de işe yarar bir ekipman var. Hal böyle olunca, bize kurşun yağdıran düşmanlardan mümkün olduğunca kaçmaya, saklanmaya ve etrafta bulduğumuz ıvır zıvırları bir araya getirerek de biraz daha hayatta kalmaya çalışıyoruz.



Dostum uzay mekiği demişsin, enkaz çıktı

Besmelesiz tersane çalışanları tarafından üre


tilmiş Sevastopol gemisi ise resmen uzayda süzülen bir enkaza dönüşmüş. Dokunduğunuz cisim elinizde kalıyor. Etraftaki her cihaz ya tamire, ya yedek parçaya ya da fazladan güce ihtiyaç duyuyor. Dolayısıyla yapmamız gereken görevlerin çoğu, pil almak için bakkala yollanan evin küçük kardeşi gibi etrafta dolanıp yedek parça bakmaktan ibaret oluyor. Zaten başımıza da ne geliyorsa bir yerden bir yere giderken geliyor ya!
Read More

Ryse: Son of Rome (İnceleme) (PC)

Unknown 02:21 | , , , , , ,




Oyunlarla haşır neşir olup, Crytek adını duymayan kalmamıştır diye düşünüyorum. Cevat, Avni ve Faruk Yerli tarafından kurulan Alman kökenli bu oyun firmasını ilk olarak 2004 senesinde Far Cry isimli efsanevi FPS oyunuyla duymuştuk. Türe kattığı yenilikler, fizik motoru ve grafikleriyle dönemi için efsane olmuş olan yapımın dağıtımcı firmasıysa Ubisoft'tu. 



Ardından Ubisoft ile yollarını ayıran Crytek, 2007 yılında karşımıza Crysis isimli yapımla çıkmıştı. Crysis, Far Cry'ın üzerine gelmiş olan pek çok yenilikle biz oyunseverlerin karşısına çıkmış ve FPS oyunları içinde gerçekten unutulmaz bir yer kazanmıştı. Crysis'in devamı olan, Crysis 2 ve Crysis 3 maalesef ilk oyunun başarısını tam olarak yakalayamıyordu. Elbette bu durum serinin devamının kötü olduğunu göstermiyor, sadece ilk oyunun ardından daha geri planda kalıyorlardı.


2013 Kasım ayındaysa, Crytek çok daha farklı bir yapımla oyunseverlerin karşısına çıkmıştı... Ryse: Son of Rome! Sadece Xbox One platformu için piyasaya sürülen yapım, aynı zamanda XBox One'ın çıkış oyunu olarak da geçiyordu. Fakat Crytek, Ryse ile beklediği ilgiyi yakalayamadı, yapım bir oyundan daha çok teknoloji demosu gibi gündeme getirildi.



Aradan geçen bir sürenin ardından Ryse: Son of Rome'un, PC platformu için geliştirildiği duyuruldu. Şimdiyse yapım PC kullanıcılarıyla buluşmuş durumda. Peki Crytek Xbox One'da yakalayamadığı başarıyı PC'de yakalayabilecek mi?



Kahraman Marius!



Yapımın hikayesi aslına bakarsak çok ilgi çekici özelliklere sahip değil. Hatta kısaca bir intikam hikayesi olduğunu söyleyebiliriz. Barbar'lar Roma'ya karşı savaş başlatırlar ve Marius'un ailesi bu savaşta ölür. Babasına verdiği söz ve intikam hırsıyla gücünü toparlayan Marius, tüm Barbar'ları yok edip, Roma'yı kurtaracağına söz verir. Böylece bizim oyundaki hikayemiz başlamış olur.




Evet, söylediğim gibi çok şaşırtıcı bir hikaye söz konusu değil ama bu hikayenin işlenişi ve gerçek olaylardan esinlenilmiş olması işleri biraz değiştiriyor. Sonuçta tarihte Roma İmparatorluğu'nun dönemi gerçekten büyük ve önemli bir yere sahip durumda.



Hızlıca maceranın içine girmemizin ardından, her Hack'n Slash oyununda olduğu gibi karşımıza çıkan düşmanları öldüre öldüre ilerliyoruz. Öldürmek burada biraz hafif kaldı sanırım, çünkü bu işlemi olabildiğince kanlı bir şekilde yapıyoruz. Kanlı yapıyoruz dediğim için aklınıza hemen gereksiz vahşet öğeleri gelmesin, düşmanlarınızı infaz ettiğiniz sahneler kesinlikle oyunun en büyük artılarından bir tanesi olmuş.
Read More

The Evil Within (İnceleme) (PC)

Unknown 02:15 | , , , , , , , , , ,

Karanlık korkusu, yükseklik korkusu, yaratık korkusu ve öcü korkusu gibi insanı dolaba kapanıp çıkmamak üzere oraya kilitleyebilecek her türlü olaya karşı inanılmaz hassas bir bünyeye sahibim. Ben korkak bir oyuncuyum arkadaşlar, net. Bununla gurur duymuyorum ama rahatsız olduğumu da söyleyemem. Korkmak iyidir, özellikle bilinmeyene olan korku, tüm bu tırsmalarımın odak noktasını oluşturur.


Hayatının ilk yirmi yılını evin içinde ışıklar kapalıysa yorgan altında bekleyerek geçirmiş bir insanım. Susadığı zaman ışıklar arasında hızla koşan ve geri dönerken hiçbirini kapatmayıp huzura eren bir kişiliğim.


Yıllarca, karanlıkta sandalye üzerinde duran kazağı hortlak, hayalet ve bin bir türlü musibet sandığım da doğrudur. Resident Evil oynarken gamepad’i televizyona fırlatan, Doom 3’te el feneri ve silahın ayrı olduğunu görünce oyunu kapatan ve yine de bundan gocunmayan biriyim. Bana ne, aynı yere koysalarmış, değil mi?



Bundan sadece iki sene önce Dead Space oynarken evden kaçtığım ise tamamen uydurmadır, aksini söyleyenlere itibar etmeyiniz. 



Benim bir korku oyununu bitirebilmem yanımdaki insan sayısı ve ışık seviyesine göre tamamen değişkenlik gösteriyor. Zamanında F.E.A.R’ı arkadaşımla yan yana oturup oynayarak bitirebilmiştim. Hatta oyuna girmeden önce arayıp eve geldi mi diye kontrol filan ediyordum. Yoksa mümkün değil oynamazdım.



Peki, tek başına kalmaktan bile korkan, korku oyunlarını aydınlıkta deneyimlemeyi tercih eden biri nasıl olurda kendini Evil Within için ofise kitler?        



Mazoşist olduğum sadece bir söylentidir.



Sanırsam doğru cevap Dark Souls 2. Ömrüm boyunca ben öyle bir gerilim yaşamadım. Bilinmeyene duyulan korkunun piksellere dönüşmüş haliydi From Software’ın Souls serisi. Aslen bir korku oyunu değil, Aksiyon/RPG türündeydi ama öylesine tedirgin ediciydi ki yaşadığım tek bir saniyeyi bile unutamıyorum.




The Gutter’a girdiğimde oyunu bırakmıştım, o derece. Fakat merak duygusu ağır bastı ve tüm korkularıma rağmen karanlığın içine daldım. Kararanlık derken gayet ciddiyim, meşale olmadan The Gutter siyah ekrandan oluşuyor. 



Elbette karanlığın sonunda ışığı gördüğümü söyleyemeyeceğim, daha fazla karanlıktan başka bir şey yoktu çünkü. Bazen karanlık yolcunuzla barışmanız ve kontrol altına almanız gerekir ya, öyle bir durum. (Gönderme de yaparmış, bak bak!)
Read More

FİFA 2015

Unknown 23:39 | , ,

Popüler futbol oyunu FIFA 15 için resmi TV reklamı yayınlandı.

[Resim: fifa-15.jpg]

Popüler futbol oyunu FIFA 15’in lansmanlarına çok az kaldı ve oyuncular heyecanla bu oyunu bekliyor. Oyun, İngiltere'de 25 Eylül’de, Avrupa’da 26 Eylül’de ve Kuzey Amerika'da ise 23 Eylül'de satışa sunulacak. FIFA 15 satışa sunulmadan EA Sports tarafından önce Youtube üzerinde reklam filmi yayınlandı. 

Yeni nesil futbol oyunu FIFA 15, yeni nesil oyun konsolları Xbox One, PlayStation 4 ve PC’nin yanısıra eski nesil oyun konsolları Xbox 360 ve PlayStation 3 sahipleri için gelecek. FIFA 15'in demosu da geçtiğimiz günlerde çıktı ve yüzbinlerce oyuncunun bu oyunu indirmek için akın etti.

Resmin boyutu 29% (500x358) düşürüldü. Resmi orjinal boyutunda (700x500) görmek için buraya tıklayınız. Resmi yeni pencerede açmak için üzerine tıklayınız.
[Resim: 1410810920_fifa-15.jpg]

FIFA 15’in en hızlı futbolcuları yapımcısı tarafından açıklandı. Listeye aşağıda göz atabilirsiniz:


Mathis Bolly - Fortuna Dusseldorf (Almanya)
Theo Walcott - Arsenal (İngiltere)
Jonathan Biabiany - Parma (İtalya)
Pierre Emerick Aubameyang - Borussia Dortmund (Almanya)
Dominic Oduro - Toronto FC (Kanada)
Gareth Bale - Real Madrid (İspanya)
Cedrick Mabwati - Osasuna (İspanya)
Fahad Al-Muwallad - Al-Ittihad (Suudi Arabistan)
Kekuta Manneh - Vancouver Whitecaps (Kanada)
Ryo Miyaichi - Arsenal (İngiltere)
Nanamdi Oduamadi - Crotone (İtalya)
Arjen Robben - Bayern Munich (Almanya)
Raheem Sterling - Liverpool FC (İngiltere)
Cristiano Ronaldo - Real Madrid (İspanya)
Lucas - Paris Saint Germain (Fransa)
Cuadrado - Fiorentina (İtalya)
Gervinho - AS Roma (İtalya)
Lionel Messi - FC Barcelona (İspanya)
Obafemi Martins - Seattle Sounders (Amerika)
DeAndre Yedlin - Seattle Sounders (Amerika)


Aşağıda yayınlanan TV reklam videosunu izleyebilirsiniz.

Read More

Point Blank Tanıtım (21.09.2014)

Unknown 02:19 | , , , , ,


Resmin boyutu 31% (500x319) düşürüldü. Resmi orjinal boyutunda (720x459) görmek için buraya tıklayınız. Resmi yeni pencerede açmak için üzerine tıklayınız.
[Resim: guide_intro_image.jpg]



Bugünden on yıl önceydi..

İrili ufaklı geöçmen örgütleri tek bir çatı altında toplanarak ülke tarihinin en büyük grevini ve protesto
gösterisini örgütledir.On binlerce kişilik bir kalabalık, Lavran'daki (başkentteki) meclis binasının önündeki
büyük meydanda toplanmıştı ve protestocuların sayısı gittikçe artıyordu. Şehirdeki bütün güvenlik güçleri de
meydana toplanmıştı fakat sayıca protestoculardan azdılar. Göstericilerin hepbir ağızdan attıkları sloganlar
sokaklarda ve meclisin duvarlarında yankılanıyordu. Henüz bir taşkınlık olmamıştı. Fakat ortam dehşet verici
ölçüde gergindi. Bütün Şehir patlamaya hazır bir bomba gibiydi.

Olası bir çatışma durumuna karşın askeri güçler de takviye amaçlı meydana gelmeye başlamıştı. Polislerle
göstericilerin arasına askeri araçlarla barikat kuruyorlardı. Her şey bir anda oldu.
Barikatta mevzilenen askeri mühimmat yüklü bir kamyon, kulakları sağır eden, dehşet verici bir gürültüyle
patladı. Ortalık cehenneme dönmüştüi toz ve duman göz gözü görmüyordu. Efraftaki bütün binaların camları
patlamıştı. Ardından çığlıklar, haykırışlar...tam bir can pazarı yaşanıyordu.
Hem göstericiler hemde güvenlik güçleri telef olmuştu. Patlamada ve sonrasındaki izdihamda ölenlerin
sayısı binlerle ifade ediliyordu. Bu olayda ne kadar can kaybı olduğu bugün bile tam olarak bilinmemektedir.

Bu acı olay bir sabotaj mı, yoksa provokasyon mu yada talihsiz bir kaza mıydı?
Bu sorunun cevabı hiçbir zaman verilmedi Ancak olan olmuştu. Devlet göstericileri, göstericiler devleti
suçluyordu. Bütün ülke alarma geçti. Artık sokaklarda askerler kol geziyordu. Birbirinden sert güvenlik
önlemleri ardı ardına uygulanmaya başlandı. Tüm bu önlemlerin hedefinde ise göçmenler vardı.
Yüzlercesi tutuklanarak hapse atıldı. Daha da fazlası sınır dışı edildi. Fakat bu sert tedbirler ülkedeki
gerginliği iyici tırmandırdı.Göçmen gençler, yeraltına çekilerek onlara verilmeyen haklarını zorla geri almak
ve uğradıkları haksızlığın adeleti için bir örgüt kurdular: Free Rebels.

Devletin silahlı güçleri, bir tür gerilla savaşı veren ve gün geçtikçe güçlenen Free Rebel'a karşı çaresiz
kalıyordu. Örgüt ülkeyi cehenneme çevirmişti.Bu durum, devleti yeni bir çözüm arayışına itti.
Gerilla savaşına karşı mücadele edebilecek, elit savaşcılardan kurulu bir birlik oluşturuldu.
Bu, tarihin gördüğü en nitelikli anti-terör teşkilatıydı:CT-Force.

Artık caddelerde, sokaklarda, şehrin her noktasında amansız bir kovalamaca, acımasız bir savaş başlamıştı.
Her iki taraf da kendi vatanı için savaçıyordu; fakat ortada tek bir ülke vardı..

Hakkını zorla da olsa almak isteyen Free Rebels ve ülkesini korumak isteyen CT-ForceUn savaşında sen
hangi taraftasın?
Read More
Unknown 04:19 | , , , , , , , , , , , , , , , , ,

Pes 2013 EfsaneOL İnceleme


Read More

Need for Speed: Underground 2 İnceleme

Unknown 02:55 | , , , , , , , , , , , , , , , , , , ,



Need For Speed: Underground 2 



serisi 'Underground' temasıyla çok daha farklı ve ilk bakışta bilinmeyen soru işaretleriyle dolu yepyeni bir yöne doğru yönelmişti. Açıkçası bekleneni tam anlamıyla veremeyen Hot Pursuit 2'nin ardından oyun severler yapıma şüphe ile yaklaştı. İşte EA pazarlama dehası burada devreye girerek daha önce Test Drive 5, Midnight Racing gibi yapımlarla ilk sinyallerini aldığımız underground temasıyla bu güçlü kadronun ellerinde yıllarca oynanabilirliğini koruyacak nitelikte bir oyun yaratmak için kolları sıvadı. Her ne kadar basit mantıkla riskli görünse de şimdiye dek milyonlarca kopya satmış bir serinin arkasındaki dev kadro bu iş için fazlasıyla yeterli bir referanstı. Nitekim öyle de oldu ve yapım ilk çıktığı andan itibaren ilgi odağı oldu. Tofaş'larını BMW'ye benzetmekte üstüne olmayan ve Ferrarilere NOS yerine "çok yakıyor diye" LPG monte etmekten kendini alamayan sevgili halkım için de bu tema oldukça ilgi çekiciydi. Şaka bir yana bu oyundan sonra etrafta her sınıf ve türden modifiyeli araçları eskiye oranla çok daha sık görür olduk. Daha motorun çalışma prensiplerini net olarak kavramadan NOS gibi birçok terimi sözlüklerimize aldık. Önceden frenler zarar görmesin diye kullandığımız kapalı korunaklı jantları bir kenara bırakıp fren disklerini gösteren sanat eseri büyük jantlara ve az yanaklı geniş lastiklere modifiye ettik. Artık binek otomobil alırken bile hafif alaşımlı jantlara, sis farlarına, alüminyum çerçevelere ve xenon farlara dikkat eder olduk. Dahası bir anda modifiye yapan garaj firmaları ortaya çıktı ve dev bir sektör oluştu dersek sanırım yanlış olmaz.

Yine de yetmedi.. Öyle ki, motor sporlarına meraklı bir toplum olup çıkıverdik. O hevesle Dünya Ralli Şampiyonasını ve Formula 1'e ev sahibi olduk. Çok güzel organizasyonlar düzenledik ve düzenlemeye de hazırlanıyoruz (oldukça da iddialıyız). Otomotiv sektörümüz ihracat ve ithalat rekorları kırdı. Şehirlerimizde 'geleneksel' sıfatıyla drag yarışları bile düzenlenmeye başladı. Ve dahası geçen gün altındaki modifiye Peugeot'suyla beni taciz edip sollamaya çalışan bayan aracımın arkasındaki parlayan 911 rakamlarını ve Turbo yazısını görünce çevre yoluna sapmak durumunda kaldı. (pardon bu rüyaydı... unutun) Tüm bunlar aslında bir iki sene içerisinde birden gerçekleşmemiş olsa da bu oyun içimizde varolan yatkınlığı bir şekilde ortaya çıkaran önemli dönemeçlerden biriydi.


Kitleler üzerinde bu düzeyde etkili olan bir yapımın devamı da gelmekte çok gecikmedi aslında. Hayalleriyle yanıp tutuşan bekleyenlerini çok üzmeyen saygıdeğer yapımcı, Need for Speed: Underground 2'yi oyun severlerle buluşturmakta gecikmedi. Ancak büyük bir hayran kitlesine sahip bir oyun için beklentiler de bir şekilde çok daha yükseklere taşındı. NFS: Underground 2'nin bu kez bize kanıtlaması gereken birçok şey var. Çoğumuz için 'şaheser' niteliğindeki bir yapımın devam oyunu bize çok daha fazlasını sunmak ve mükemmelliğe yaklaşmak zorunda. Aslına bakarsanız Underground 2'nin bunu fazlasıyla sağladığını çok irdelemeden ilk bakışta görmek mümkün. Girişteki olağanüstü video bunun en net kanıtı ve kısa bir özet niteliğinde. Olağanüstü grafik ve ses altyapısı ve takdire değer oynanabilirliğiyle karşımızda yepyeni safkan bir NFS şaheseri var. Hadi biraz daha derinlere inelim...



Resmin boyutu 52% (500x375) düşürüldü. Resmi orjinal boyutunda (1024x768) görmek için buraya tıklayınız. Resmi yeni pencerede açmak için üzerine tıklayınız.
[Resim: need_for_speed_underground_2_2.jpg]


Önceki yapımda şehirde yenilmezliğini kanıtlayan karakterimiz arkasında soru işaretleri dolu esrarengiz bir kaza geçirir. Psikolojik olarak derinden etkilendiğimiz için değişikliğe ihtiyacımız olduğunu düşünen önceki oyundan yakından tanıdığımız Samantha, karakterimizi yakın arkadaşı Rachel'in (Brooke Burke) yaşadığı 'Bayview' adlı metropole gitme konusunda ikna eder. Bayview şehri kahramanımızın her şeye yeniden başlaması için büyük bir fırsattır. Rachel'ın da yardımıyla Bayview'in sokaklarında hız ve adrenalin dolu uzun geceler böylece başlamış olur. Oyun boyunca yine ilk yapımda olduğu gibi en iyi olmak için kıran kırana mücadele ediyoruz. Hikaye, çizgi roman benzeri ara videolarla ve kısa ara animasyonlarla olabildiğince desteklenip sürükleyici hale getiriliyor.

[Resim: images?q=tbn:ANd9GcRY6uW3Knrn3M48XLh4FnB...pX43gN9sPw]



[/align]

Underground 2'nin göze çarpan ilk özelliği önceki yapımın aksine şehrin tümünde serbest dolaşabilmeniz. Yapımcının 200 km'den fazla yol kullandığı şehirde ilk yapımdaki gibi oyunun arabirimini kullanmak yerine şehrin etrafında düzenlenen yarışlara katılmak için ya da aracınıza parça almak için belirlenen noktaya gitmemiz gerekiyor. Yapım bu haliyle görsel efektlerle makyajlanmış bir Grand Theft Auto'yu andırıyor dersek kötü bir benzetme yapmış olmayız. Ancak tabi ki derin farklılıklar söz konusu. Serbest dolaşımda haritanın bir ucundan diğerine yarış aramak istemeyen oyuncular için ise önceki yapımdaki gibi o an aktif olan yarışları görüp doğrudan katılabileceğiniz menü sistemi bulunuyor. Garaj menüsünde 'World Map' kısmından bu seçeneğe ulaşmak mümkün.

[Resim: need-for-speed-underground-2_133127.jpg]


Yapımcı birçok açıdan yaşayan bir şehir duygusunu başarıyla oyuncuya sunuyor. Aslen dört büyük bölgeye ayrılan şehrin her köşesi farklı bir karakteristiğe sahip. Şehir merkezinde gösterişli gökdelenler çevre düzenlemeleri ve geniş yollar bulunurken dış mahalleler ise daha sakin, dar, karanlık ve sade. Her türlü oyuncuya hitap edebilecek yol düzenlemeleri otoyollar, sert dönemeçler, yokuşlar, viyadükler ve dar sokaklar eşsiz bir sentez halinde oyuncuya sunulmuş. Aracınızla dar sokaklarda estetik dönüşler yapabilir ya da motorun sınırlarını şehri çevreleyen uzun otobanlarda zorlayabilirsiniz. Serbestlik duygusu bu olsa gerek. Her ne kadar yayalar olmasa da akan trafik, etrafta dolaşan diğer modifiye araçlar, rengarenk ışıklandırmalar ve çevredeki sesler size yaşayan bir şehrin varlığını hissettirmeye yetiyor.



Resmin boyutu 61% (500x400) düşürüldü. Resmi orjinal boyutunda (1280x1024) görmek için buraya tıklayınız. Resmi yeni pencerede açmak için üzerine tıklayınız.
[Resim: Need-For-Speed-Underground-2.7.jpg]


Şehir içerisinde yolumuzu ekranın sol altındaki mini haritanın yardımıyla buluyoruz. Bu kısımda daha sonra detaylı bir biçimde değineceğimiz yarış türleri ve çevrede aracımız için modifikasyon yapabileceğimiz farklı merkezlerin konumunu belirlemek gayet basit. Bu küçük haritaya ek olarak yapımcı 'm' tuşuyla erişilebilen özelleştirilebilir bir 'world map' seçeneği de sunuyor. Bu kısmın özelliği tüm şehri ya da mahalleleri ayrı ayrı seçebilmeniz ve küçük haritadaki yer işaretlerinin ne anlama geldiğini buradaki künyeden öğrenebilmeniz. Bunun yanında oyunda yön bulmayı kolaylaştırmak adına GPS sistemi eklenmiş. Bu sistemle gitmek istediğiniz yeri büyük haritada belirledikten sonra bu özellik sayesinde ekranın üst kısmında size varmak istediğiniz yere en çabuk gidebileceğiniz yönü gösteren sesli uyarı özelliği de bulunan bir ok yardımcı oluyor. Örneğin zaman sınırlı yarışlarda varmak istediğiniz yerin logosuna haritadan tıklayıp GPS aktif hale getirirseniz yolu bulmakta sıkıntı yaşamıyorsunuz. Aksi takdirde karmaşık yollara alışmadan yön bulmak epey dikkat gerektiriyor. GPS özelliğinin sorunsuz kullanımıyla gayet ilgi çekici ve yararlı bir özellik olduğunu düşünüyorum.


[Resim: 1099603992.jpg]


Oyunda birçok bağlantımızı cep telefonu aracılığıyla kuruyor, yeni modifikasyonlar, oyun ipuçları, yeni araçlar ve yarışlarla ilgili SMSler ve çağrılar alıyoruz. Ayrıca Rachel'la bağlantımızı da yine bu sistemle sağlıyoruz. 'Tab' tuşuyla kullanılan bu sistem sayesinde aracınız için en güncel parçaları çıktığı gibi haber almak mümkün. Üstelik burada biriken mesajların kafa karıştırmaması için mesajlar 'inbox'un yanında farklı klasörler halinde güncellik sırasına göre sıralanıyor; böylelikle ihtiyacınız olan bilgiye rahatça erişmek mümkün hale gelmiş. Az önce değindiğimiz 'GPS World Map' ve bu servis birbirlerini mükemmel bir biçimde tamamlıyor.


Kariyer modunda önceki yapımdan bildiğimiz Circuit, Sprint, Drag ve Drift modlarına ek olarak yeni yapımda StreetX ve Underground Racing League adlı iki yeni modda oyunseverlerin beğenisine sunulmuş. Kariyer modunda bahsettiğimiz yarışlarda hem aracımızı modifiye etmek için para kazanıyor, hem de 'reputation points' kazanarak şehirdeki saygınlığımızı arttırıyoruz. Kariyer durumumuzu gösteren ve oyun içerisinde serbest dolaşım modundayken 't' tuşuyla açılan bilgi ekranını kullanarak şu ana dek kazandığınız yarış ve ödüllerin detayları, aracınızın görsel puanları (yıldızlar şeklinde) gibi birçok detaya ulaşmak mümkün. Özellikle aracınız için 10 yıldıza kadar görsel puan alabiliyorsunuz. Bu kısım ayrıca durumunuzla ilgili işe yarayan çok sayıda istatistik bilgiyi de barındırıyor.

Puanım:8.5
Read More

Assassin's Creed:Revelations İnceleme P:9.5

Unknown 02:55 | , , , , , , , , , , , , , , , , ,

[Resim: txd9g.jpg]


[Resim: txdc9.png]

Tarihi olayları izlemek, dinlemek ve okumak benim için her zaman zevkli bir uğraş olmuştur. Tarihi çok severim ancak bazılarının düşündüğü gibi olayların yer ve özellikle zamanları ile ilgili bir tarihi değil daha çok gizemli ve uzun bir zamana yayılmış olayları. Kısacası hikaye kısmını. Yani bana Karlofça antlaşmasının tarihini veya Pasarofça’nın maddelerini sorsanız bilmem ancak Osmanlı’nın nasıl yükseldiğini, Fatih’in İstanbul fethinden önce ve sonra neler yaptığını, gizli anlaşmaları, çoğu yerde yazılmayan olayları, gelişen olayların gizli nedenleri, vs. gibi şeyleri sorabilirsiniz.



[Resim: txdbj.jpg]

Nitekim tarih aslında gerçek hikayelerden oluşmaktadır ve bu hikayelerin çoğu da bizlere belli bir seviyede anlatılır. Tarih boyunca ortaya çıkmamış bazı gerçekler vardır ki hala dünyamızı etkilemekte ve hala insanlıktan gizlenmektedir. Bunlar çoğu zaman birer mitmiş gibi anlatılmaya çalışır, çoğu zaman da bahsedilmesine bile şiddetle karşı çıkılır.



[Resim: txdd8.jpg]

İşte beni en başından beri Assassin’s Creed serisine çeken de bu olmuştu. Onun gizemli hikayesi açıkası bütün oyunlarını hiç sıkılmadan oynamamdaki en büyük sebeptir. Tarihi gerçeklerden ve efsanelerden yola çıkarak hazırlanmış bir hikayenin içindeki gizemler, tahmince sadece benim değil bu serinin tüm hayranlarının esas odak noktası olmuştur. Yeni oyunlarla birlikte ekstra özellikler geliştirilmiş, oyun daha varyasyonlu ve daha eğlenceli bir hale bürünmüş olabilir, ancak bir terzi dükkanına yatırım yapmak hiçbir zaman Vatikan’nın altındaki gizli bir odada Junoile konuşup eski dünyanın sırlarını öğrenmek kadar heyecanlı olmamıştır.



[Resim: txdf5.jpg]

Şimdi ise hikayede serinin içimize işleyen kahramanı Ezio ile ilgili son kısıma geldik. Üstelik bu seferki oyun, dünyanın geri kalanını bilmem ama, Türk oyucular için ayrı bir öneme sahip. Nitekim Avrupa’nın incisi İstanbul yeni oyunumuzun başrolünde bulunuyor.[/align]




Her turist bir değil tabi
: AC Revelations temelde Brotherhood ile aynı mekanik yapıya sahip bir oyun. Oyunda teknik anlamda çok fazla bir değişiklik olduğunu söyleyemeyiz. Savaş mekaniği, oynanışı, sunumu itibari ile Ubisoft güzel tutturduğu bir çizgiden kalitesini arttırarak ilerliyor. Yine güzel öldürme animasyonları, çatılardan atlamalar, zıplamalar ve yine her tarafımızda bulmacalar mevcut, ancak elbette Brotherhood’un %100 aynısı da diyemeyiz.


[Resim: txdhh.jpg]

Her şeyden önce karakter modellemelerinde oldukça sağlam bir gelişim olduğunu daha ilk andan Desmond’ın suratında fark ediyorsunuz. Yüz mimikleri, hatları, yüz renginin bölgelere göre değişimi eski oyunlara nazara bir kat daha iyi diyebiliriz. Her ne kadar eski tipinden biraz farklı gelse de insana, yeni Desmon’un görsel özellikleri eskisine nazaran çok daha iyi. Aynı şeyi Ezio için de söylemek mümkün elbette. Hoş, ellili yaşlardaki hali ne kadar hoşunuza gider bilmiyorum ama eskiye nazaran görsel açıdan kesinlikle farklı bir Ezio çıkıyor karşımıza. Sanki Ubisoft yılların verdiği yükü ve bilgeliği olabildiğince yüzüne yansıtmaya çalışmış Floransalı kahramanımızın.



[Resim: txdj3.jpg]

Karakterleri bir kenara bırakıp assoliste gelecek olursak o konuda da Ubisoft bizleri hayal kırklığına uğratmıyor sağ olsun. İstanbul 1500’lü yıllarda tam olarak nasıldı açıkçası çok detaylı bilmiyorum ancak Revelations’da karşıma çıkan İstanbul’un kesinlikle o yılları yansıttığını söyleyebilirim. Şehrin tüm bölgelerindeki o canlılık, o otantik hava, cumbalı evleri görünce ciddi anlamda içiniz bir hoş oluyor. Bu arada hemen söyleyeyim oyunda şehre hem İstanbul, hem Constantine, hem de Konstantinyye şeklinde hitap ediliyor.



[Resim: txdjj.jpg]

Anlattıysam Ne Mutlu Bana
Read More

NBA 2K14 İnceleme

Unknown 02:54 | , , , , , , , , , , , , , , , , , , ,







NBA Live piyasadan çekildi ve meydan tamamıyla NBA 2K serisine kaldı.”

Sizce bu iyi bir gelişme miydi? Bana sorarsanız hayır, değildi. NBA Live’ın çekilmesi NBA 2K’yı basketbol oyunlarında tekel haline getirdi. Tekelleşen oyunlarında maalesef kendilerini geliştirmeme gibi kötü huyları oluyor. Neyse ki EA Sports sonunda iyi haberi verdi ve NBA Live’ın bu sene geri geleceğini duyurdu. Üstelik de oldukça iddialı bir şekilde. Yani bu demek oluyor ki Live ile 2K arasındaki rekabet geri döndü. (Yaşasın rekabet!) Peki, bakalım bu rekabetin NBA 2K14 üzerindeki yansıması nasıl olmuş?

“Aaa, İstanbul diyor, aaa Efes diyor, aaa Fenerbahçe…”

NBA 2K serisi adına 2K14’te olan en büyük gelişme özellikle biz Türk oyuncular için oldukça sevindirici. Oyunda artık Avrupa takımları da yer alıyor. Ancak en önemlisi ülkemizi temsilen bizden iki takımın da oyunda yer alması. Evet, Anadolu Efes ve Fenerbahçe Ülker, NBA 2K14’te seçilebilir takımlar arasında. Üstelik bana kalırsa oyuncu tiplerinden, güçlerine kadar oldukça başarılı bir şekilde oyuna yedirilmişler. Yani, “Aman nasıl olsa Avrupa takımları, salla pati ekleriz,” diyerek geçiştirmemişler ve sonucunda iki Türk takımı nur topu gibi oyuna eklenmiş ve hazır olarak bizleri bekler vaziyette.

http://i.ytimg.com/vi/E5cDtPp2Qnc/hqdefault.jpg
[Resim: xnba-3_1.jpg.pagespeed.ic.PpvOkjwwry.webp]

Tabii Avrupa takımlarının oyuna eklenmesi onlara özel oyun seçeneklerinin yoğun olduğu anlamına gelmesin. Şimdilik sadece eklenmesi bile yeter diyor, önümüzdeki NBA 2K oyunlarına bakıyoruz.

Hazır takımlardan girmişken bir çok klasik NBA kadrosunun da oyunda yer aldığını belirtmeliyim. 90’ların Magic Johnson’lı Lakers kadrosu ve klasikleşmiş Pippen’lı, Rodman’lı ve Jordan’lı Chicago Bulls kadrosu oyunda seçilebilir takımlar arasında kendine yer buluyor. Tabii bunların yanında daha pek çok klasik takımda emrinize amade.

“Lebron ile Bir Gün”

Takımların ardından oynanış elementlerine geçmeden önce NBA 2K14 ile seriye yeni bir modun da eklendiğini belirtmek gerek. Yapımcı firma NBA 2K12’de Jordan ile yaptığını bu sefer Lebron James ile -biraz da tarz değiştirerek- yapıyor. “Lebron: Path to the Greatness” isimli mod ile Lebron’un kariyerinde yer alabiliyorsunuz. Ancak bu modu belki de en farklı kılan nokta sizlere fantastik maçlar yapma şansı tanıması. Örnek olarak; Dwight Howard ile beraber omuz omuza verip, Wade ve Rose ikilisini alt etmeye çalışabiliyorsunuz. Bu gibi farklılıklar modu cazip kılsa da NBA 2K12’de yer alan Jordan moduyla kıyaslanınca maalesef oldukça sönük kalıyor. Üstelik diğer modlarda save yapabilip, Lebron modunda save yapamamız da ayrıca bir eksi olarak bu modun hanesine yazılıyor.

[Resim: xnba-lebron.jpg.pagespeed.ic.DI_BvypWAk.webp]

Madem modlardan başladık, modlardan devam edelim. Genel olarak oyundaki modlar arasında aşina olmadığımız bir yenilik yok. Sadece mevcut oyun modları üzerine geliştirmeler yapılmış. NBA 2K serisindeki en favori oyun modumdan örnekler vererek konuyu biraz daha açabilirim.

Tek oyuncu alarak kariyer yaptığımız My Player (My Career) kısmı her zamanki gibi yerli yerinde duruyor. Hatta oyunu ilk açışınızda ilk karşılaşacağınız ekran kendi karakterinizi yarattığınız ekran olacak. İsterseniz hemen kendinize bir karakter yaratabilirsiniz, isterseniz de oradan mevcut bir karakter seçip, daha sonra karakterinizi düzenleyebilirsiniz. Karakterinizi yaratmanızın ardından gireceğiniz kariyer moduysa temel mantığını koruyor. Yine oyuncunuzu NBA yıldızlarından biri haline getirmeye çalışıyorsunuz. Zaten 2K Sports’ın bu modu eski serilerde de oldukça seviliyordu. 2K14’te de aksi bir durum söz konusu değil. Her şey yerli yerinde.

[Resim: xnba-my-player.jpg.pagespeed.ic.uWesXuuVDZ.webp]

Draft öncesi menajerler ile konuşma, draft heyecanı, ilk maça çıkış gibi detaylar size heyecan vermeye devam ediyor. Gerçek anlamda NBA’de olduğunuzu hissettiriyor. Ancak maç sonu ve pre-draft zamanı karşımıza çıkan konuşmaları hızlı geçme şansımız olsa daha da iyi olurmuş. Çünkü inanın her an o konuşmaları dinleyecek motivasyona sahip olamıyorsunuz. Çoğu zaman konuşmalar çıktığı gibi bilgisayarımın başına geri dönüp, konuşmalar bitene kadar internette gezindim. (Zaten konuşma sonunda konuşmanın tam bir metnini çıkarıyorsun, ne diye uzatıp da zorla konuşmaları dinletiyorsun ki!)

“Tip yok ama hareketlerin, tavrın düzgün.”

2K Sports, iyi başardığı şeyi koruyarak ve geliştirerek NBA 2K14’e de taşımış. Oynanış her zamanki 2K kalitesinde. Hareketler, animasyonlar olabildiğince gerçekçi. Üstelik yeni gelen özellikler ile beraber kontrolün sizde olduğunu daha iyi hissediyorsunuz. Özellikle hızlı bir şekilde artistik paslar atmanıza yarayan, doğrudan asiste yönelik paslar NBA 2K14’ün hücumlarına renk katmış. Kontrolcünüzün arka tetik tuşuna basılı tutarken sağ analogla nereye yön verirseniz pasınız da o doğrultudaki takım arkadaşınızla buluşuyor. Özellikle fastbreak’lerde ve alçak post’ta oyuncunuzu topla buluşturmada oldukça işe yarar bir özellik.

Resmin boyutu 8% (500x282) düşürüldü. Resmi orjinal boyutunda (542x305) görmek için buraya tıklayınız. Resmi yeni pencerede açmak için üzerine tıklayınız.
[Resim: nba-2.jpg]


Kontrolcünüz ile oyuncunuzun hareketlerini birleştiren bir diğer güzellik ise sağ analog ile yaptığınız hareketler. Sağ analogunuz ile nereye yön verirseniz oyuncunuzun da ona göre bir hareket çıkarması ve rakibini egale etmeye çalışması oyundaki akıcılığı ve gerçekçiliği birkaç derece daha arttırmış.

Oyunda yer alan savunma sistemi de oldukça elden geçmiş. Yapay zekanın size karşı savunması artık daha acımasız. Şutlarınızı bloklamaktan çekinmiyorlar. Oyun içindeki mücadeleyi arttırsa da bu durumun Goaltending sayısını arttırdığını da söylemeliyim. Bazen bir NBA maçı için abartı sayılabilecek derecede Goaltending ile karşılaşıyorsunuz.

Oynanışın bu kadar akıcı olmasını sağlayan asıl konulardan biri de animasyonlar. 2K’nın başardığı bir diğer önemli iş de her zaman için animasyonlar olmuştur. Uzaktan seyreden bir insan bir an için ekrandakinin gerçek maç olduğunu düşünebilir. (Yaşanmıştır.) Animasyonlar bu sene de üstüne koyarak gerçekçiliğini katlamış. Belli başlı oyuncuların gerçekteki şut animasyonları birebir alınmış ve oyuna aynı şekilde aktarılmış. Bunun dışında gerek savunmada gerekse de hücumda fiziksel mücadeleyi artık daha da iyi hissediyorsunuz. Animasyonlardaki kalitenin korunması ve artması seyirciler için de geçerli. NBA 2K14 seyircileri oldukça hareketli ve canlı. Üstelik hem ses olarak hem de görüntü olarak. Şöyle fırsat bulup da maç esnasında taraftarlara baktığınızda birbirinden farklı görünen ve hareket eden taraftarlar görmek benim kadar sizi de mutlu edecektir.

Resmin boyutu 8% (500x282) düşürüldü. Resmi orjinal boyutunda (542x305) görmek için buraya tıklayınız. Resmi yeni pencerede açmak için üzerine tıklayınız.
[Resim: nba-4.jpg]


Animasyonlar ve seyirci detayları için yaptığım iltifatları maalesef oyunun grafikleri için yapamayacağım. Aslında grafikler genel olarak atmosferi oldukça iyi yansıtıyor. Fakat iş karakter detaylarına geldiğinde NBA 2K14 oldukça eski gözüküyor. Fakat dediğim gibi eğer karakterlerin çok içine girmezseniz çok rahatsız olacağınızı sanmıyorum. Sonuçta maç esnasında grafikler oldukça tatminkar kalıyor.

“Sunum, atmosfer, animasyon.”
Aslında kısaca özet geçmek gerekirse NBA 2K14, bir devrim yaparak karşımıza çıkmıyor. Ağabeylerinin yolunda giderek mevcut olan sistemini koruyor ve irili ufaklı yeni özellikler ekliyor. Bunun yanında sunumu kuvvetlendirmesi de cabası oluyor. Ancak bizleri tatmin edecek yeni modlar sunmaması (Lebron modu o kadar da iyi değil maalesef) gibi eksikleri de var.. Tabii bunun yanında grafiklerin de artık eskimeye başlaması bazı oyuncuları üzebilir. Fakat sonuç olarak, bir basketbol oyunu arıyorsanız şu anda bakmakta olduğunuz oyunun, görebileceğiniz en iyi basketbol oyunu olduğu gerçeği değişmiyor. O yüzden, biri tahtı devralana kadar, en iyisiyle yolumuza devam edelim.
Read More

FIFA 14 İnceleme

Unknown 02:54 | , , , , , , , , , , , , , , , , ,



Geçtiğimiz yıllarda çıkan FIFA oyunları seriye Impact Engine adlı çarpışma motoru, Tactical Defending isimli savunma sistemi ve ilk dokunuş kontrolü gibi oldukça önemli yenilikler getirmişti. FIFA 14’te ise bu tip bir yenilik yok, fakat belki de önceki oyunlardan çok daha fazla kendini geliştirmeyi başarmış bir oyun duruyor karşımızda.

Açıkçası ben, yukarıda saydığım, FIFA serisini derinden etkileyen yeniliklerin benzerinin FIFA 14’te olmayacağından dolayı oyuna biraz soğuk yaklaşmıştım. Yayınlanan videoları seyrediyor, ama FIFA 14’ün FIFA 13’ten çok da farklı olacağına inanmıyordum. Demoyu ilk defa oynadığımda ne kadar çok yanıldığımı anlamıştım. Tam sürüm elime geçtiğindeyse EA’i arayıp özür dilemeyi bile aklımdan geçirdim.

[Resim: fifa-14-inceleme-3.jpg]

Her Şey Daha Gerçekçi Bir Futbol Oyunu için

FIFA 14’ün en çok hoşuma giden noktası oyunda eksik olduğunu düşündüğüm çoğu noktanın bu seneki oyunla birlikte giderilmiş olması oldu. Bunlar başta olmak üzere oyundaki yeniliklere teker teker değineyim.

FIFA serisinde belki de en çok aradığım özellik pasların tokluğuydu. Daha önceki FIFA oyunlarında pasların oyuncudaki hakimiyeti yerinde olsa da, gidişleri yavaş ve tokluk hissi azdı. FIFA 14’te ilk fark ettiğim yenilik de gelişen paslar oldu. Artık paslar daha hızlı gidiyor ve bu sayede tokluk hissi artmış. Buna paralel olarak ara pasların inanılmaz seviyede geliştiğini söylemeliyim. Önceki FIFA’larda paslar yeterince hızlı olmadığından özellikle uzun ara pası atmada büyük sıkıntılar yaşıyordum. FIFA 14’le birlikte ara pasların da hızları artmış ve oyuna etkileri artık çok daha büyük.

Ara paslarının etkisini arttıran önemli detaylardan biri de yapay zekanın gelişmiş olması. Güçlü takımlarla oynarken takım arkadaşlarınızın yapay zekalarının savunmanın arkasına kaçmak için her saniye başı delik aradığını rahatlıkla fark edeceksiniz. Yapay zekanın geliştiği bir diğer nokta da takım baskısı. Gol bulmak isteyen takımlar artık önde toplu halde baskı kuruyor. Eski oyunlarda sıkça rastladığım defansta pas yaparak skora yatma sorunu bu sayede tarih olmuş.

Bir futbol oyununun olmazsa olmazı şutlarsa bu sene de üstüne bir şeyler katarak gelmiş. Yeni getirilen ‘saf şut sistemi’ sayesinde şutlar daha çeşitli ve daha serbest hissettiriyor. Bu çeşitlilik sayesinde artık her şut daha önce görmediğiniz gollere kapı açabilir.

Paslardan bahsettim ama ortalara değinmeyi unuttum. FIFA 14’te açacağınız ortalar eskisine göre daha sert ve falsolu gidiyor. Ceza sahası içinde de mücadele artmış durumda. Önceki oyunlarda çoğunlukla rahat bir şekilde topa kafa atan oyuncular artık savunma oyuncularıyla daha fazla haşır neşir oluyor.

Daha Fazla Yenilik

FIFA 14’le birlikte kontrollerde bazı değişiklikler yapılmış. Artık çalım hareketleri yapmak için L2 (LT) tuşuna basılı tutmadan sağ analoğunuzla hareketlerinizi yapabiliyorsunuz. Koşar durumdaykense L2’ye basmak zorundasınız, yoksa yine eskisi gibi oyuncunuz depara kalkıyor. L2 tuşundaki zorunluluğunun kalkmasının ana sebebi artık o tuşun farklı bir işlevi olması. Koşmadığınız müddetçe L2’ye basarsanız kontrol ettiğiniz oyuncu topu koruma halinde rakiple topun arasına geçiyor. Bu değişiklik topu korumaya yönelik hoş bir yenilik olmuş.

PES 2014’te olduğu gibi FIFA’ya da yeni depar sistemi getirilmiş. Bu sistem PES’le aynı şekilde işliyor. Hızlı koşularda ani dönüş yaptığınızda artık o yöne kademe kademe gitmek yerine doğrudan dönüyorsunuz. En baştaki alışma evresini atlattığınızda bu yeniliği çalım atmada bile kullanabilirsiniz.

Resmin boyutu 21% (500x286) düşürüldü. Resmi orjinal boyutunda (630x360) görmek için buraya tıklayınız. Resmi yeni pencerede açmak için üzerine tıklayınız.
[Resim: fifa-14-inceleme-2.jpg]


FIFA 14’te en çok hoşuma giden yönlerden biri oyunun hantallaşması oldu. Oyuncular artık daha hantal ama bu iyi yönde bir hantallık. Atak yaparken de savunma yaparken de bu hantallığı hissedebiliyorsunuz. Bu değişiklik oyuna alışma sürecini uzatıyor ama alıştığınız zaman oyundan alacağınız zevk çok daha fazla olacak.

Biraz da diğer ufak tefek hoş yeniliklerden bahsedeyim. Önceki oyunlarda nefret ettiğim insanüstü falsolar artık doğru düzgün bir şekilde yapılmış. Taçtan oyuna topu sokuş daha akıcı ve belki de en önemlisi menüler çok hızlanmış. Eski oyunlardaki ağır menülerden (takım kadrosu ekranı hariç -orası hala ağır-) eser kalmamış. Maç içerisinde oyunu durdurup sağ analogla hızlı taktik değiştirme seçeneği de hoş bir yenilik olmuş doğrusu.

Biraz da Modlara Bakalım

Kariyer modları da elden geçirilmiş bir diğer kısım olmuş. Halihazırda zaten kaliteli olan menajerlik modu FIFA 14’le birlikte, sizin verdiğiniz komutlar doğrultusunda oyuncu arayan çalışanların eklenmesi gibi detaylarla daha da gelişmiş. Kendi oyuncunuzu yaratıp yönettiğiniz Be a Pro modu ise artık çok daha iyi. Önceki FIFA’larda çok zayıf bulduğum bu mod FIFA 14’te sonunda adam edilmiş. Fiziksel özellikleriniz ve seçtiğiniz pozisyonla belirlenen güçlerinizin ortalamasının 67 civarında olduğu bu modda, sıradan bir takımda parlamaya başlayan genç yıldız olduğunuzu artık daha iyi hissedebiliyorsunuz.

Teknik olaraksa, eklenen yeni animasyonlar haricinde oyun yerinde saymış. Yeni nesle geçmenin getirdiği durumdan olsa gerek grafik olarak FIFA 14’ü 13’ten ayırabileceğinizi pek sanmıyorum. Beklentilerimiz oyunun PlayStation 4 ve Xbox One sürümüne kaldı.

Resmin boyutu 21% (500x281) düşürüldü. Resmi orjinal boyutunda (630x354) görmek için buraya tıklayınız. Resmi yeni pencerede açmak için üzerine tıklayınız.
[Resim: fifa-14-inceleme-3.jpg]


Yeni Nesle Beklese miydik?

Getirdiği ufak tefek ama oldukça fazla ve önemli yenilikleriyle FIFA 14 seriyi bir adım daha yukarı çıkarmış. Tek eksik olarak teknik detayların yerinde saymasını söyleyebilirim, ancak oyunun yeni nesil versiyonunda kullanılan Ignite motoru sayesinde bu eksik de giderilecek. Eğer o zamana kadar bekleyemiyorsanız FIFA 14’ü almamak için bir sebebiniz yok demektir.
Read More