OYUN TANITIMI: Ekim 2014

Pes 2014

Pes 2014 incelemeleri

FİFA 2014

FİFA 2014 OYUN İNCELEMELERİ

Assassin's Creed

Assassin's Creed:Revelations oyun İncelemesi

Need for Speed: Rivals

Need for Speed: Rivals videolu oyun incelenmesi

Mass Effect 3

Your Mass Effect 3 videolu oyun incelemesi

F1 2014 (İnceleme) (PC)

Unknown 13:17 | , , , , , , , , , , , ,

Yarış oyunları özellikle konsolda oldukça büyük bir kitleye hitap eden oyun türlerinden bir tanesidir. Özellikle Gran Turismo, Need for Speed, Forza vb. gibi oyunlar yarış oyunları listesinin en başlarında gelir. Son zamanlarda, Driveclub ve Forza Horizon 2 konsollar üzerinde adını oldukça duyurmayı başarmış olan iki yapım halini aldı. Bunların dışında kısa bir süre önce ertelenen Project CARS ve Ubisoft'un yarış oyunu denemesi olarak görülen The Crew yakın bir zaman sonra piyasadaki yerini alacak.

Codemasters tarafından geliştirilen ve son bir kaç senedir oldukça geri planda kalıp, beklediği ilgiyi bir türlü yakalayamayan Formula 1, bu sene de F1 2014 adlı oyunuyla karşımıza çıktı. Daha önceki senelerde yaşadığı sıkıntılı durumları atlatmayı hedefleyen firma, bakalım yeni oyunuyla birlikte bunu başarabilecek mi?

F1 2013'ün ardından bizi neler bekliyor?


F1 2014'e daha ilk girdiğimde öyle ahım şahım bir ara menü ile karşılaşmadım. Pilotun adını, kaskını, ülkesini seçtikten sonra, menüye çok fazla takılmadan her yarış oyununda yaptığım gibi hızlıca kontrolleri vs. test etmek adına kendimi zamana karşı deneyeceğim bir yarışa attım. Yarış başlamadan önce sizden, hava koşulları ve pist durumunu hesaba katarak ufak tefek araç değişiklikleri yapmanız isteniliyor. Bu ayarlamaları, ıslak veya kuru zemine uygun olarak seçebileceğiniz gibi dengeli bir şekilde, hiç ellemeden de bırakabiliyorsunuz. Yine aynı ekranda yarışacağınız pisti de detaylı bir şekilde inceleme şansı sunuluyor.


Bu sahnelerin hemen ardından artık yarışa hazır duruma geliyorsunuz. Burada hemen dikkatimi çeken diğer bir problem, araç kontrolleri oluyor. Burada dikkat etmeniz gereken bir husus var. Oyun kontrolleri, standart ayarlarda tamamen yapay zekanın kontrolünde oluyor. Bu nedenle ayarları kendinize çevirmediğiniz müddetçe sanki oynayan siz değilmişsiniz gibi hissedebilirsiniz.




Bilgisayara karşı oynayabileceğiniz en anlamlı mod, Kariyer Modu gibi görünüyor. Elbette bunun da o kadar kolay olacağını düşünmeyin, yapay zeka bu konuda size hiç yardımcı olmuyor. Yarışa başlamadan evvel, elbette ki oyun zorluğunu ayarlama şansına sahipsiniz fakat hangi zorluğu seçtiğinizin neredeyse hiçbir önemi kalmıyor. Yapay zeka, her zorluk seviyesinde tam bir fiyaskodan ibaret. Sizi en ufak bir şekilde zorlama teşebbüsü dahi göstermeyen diğer yarışçılar, işinizi aslına bakarsak oldukça kolaylaştırıyor. Önünüzden çekilen bu yapay zekaya sahip olmayan bilgisayar kontrollü yarışçılar, kimi zaman size yol açarken, kimi zaman ip gibi dizilip yavaş yavaş ilerlemeye başlıyorlar.


Yapım, genel olarak kontrol konusunda pek sıkıntı yaratmıyor ve hatta oldukça kolay ve alışılabilir kontrollere sahip durumda. Serinin daha önceki oyunlarından herhangi bir araç kullanım farklılığı bulunmuyor. Fakat aynı şeyi araç fizikleri için söylemek oldukça güç. Eğer gerçekçi hasar sistemini açmazsanız, rakip araçları yandan veya arkadan hafifçe ittirerek, kolay bir şekilde yoldan çıkartabilirsiniz. Aynı zamanda yapımda belli bir araç hasar modellemesi de bulunmuyor, hızınızı almışken yoldan çıkıp bir duvara çarpmanız sonucunda, sanki aracı park ederken kaldırıma sürtermiş gibi bir ses ve görüntü ortaya çıkıyor. Bunun sonucunda ise en fazla pit alanına gitmeniz gerekebiliyor (gerçi henüz böyle bir şeye gerek duymadım).

Araç ve pist sayısı gerçeği ile birebir yapılmış olduğundan bu konuda sorun yok. Özellikle pist çeşitliliği oldukça güzel fakat bu pistlerin ve araçların hava koşullarından daha çok etkilenmesi oyun için gerçekten çok daha büyük bir artı olabilirdi. Şahsen, ıslak veya kuru zemin arasında pek bir fark görebilmiş değilim. Araçlarınsa markasına göre sergilediği performanslar daha iyi ayarlanmış, her birinin diğerinden farkını rahat bir şekilde anlayabiliyorsunuz.

Yapımın çoklu oyuncu özellikleriyse, daha önceki oyunlarda olduğu gibi ilerliyor. Aynı PC üzerinden, LAN üzerinden ya da online bir şekilde rakiplerinizle karşılaşmanız oldukça kolay. Zaten oyunun ömrünü uzatabilecek tek nokta da bundan ibaret diyebiliriz, elbette sağlam bir F1 hayranı olmanız durumunda. Online oyun modunda, yaratacağınız ya da katılacağınız bir odanın ardından rakiplerinizle olan çekişmeniz başlıyor. Kendi yarış sezonunuzu başlatmanız durumunda, pist, hava koşulları vs. gibi özellikleri dilediğiniz gibi ayarlama şansına sahip oluyorsunuz.

Seyirciler bir garip mi duruyor?


Yazının başından beri konunun gelmesinden korktuğum yere gelmiş bulunuyoruz. Görsellik, atmosfer ve sesler… Öncelikle şunu söylemek istiyorum, görsellik olarak F1 2014 ile 2013 arasında büyük bir fark beklemeyin. Yapım piyasadaki diğer yarış oyunlarıyla karşılaştırıldığı zaman, bu yapımların çok gerisinde kalıyor. Sanki iki üç sene öncesinin yarış oyununu oynuyormuşsunuz gibi bir hisse kapılmanız olası bir durum. Araçların dış ve iç tasarımları oldukça kaliteli görünüyor. Araç ve kokpit modellemeleri her ne kadar güzel olsa da aynı şeyi çevre, seyirciler ve gökyüzü için söylemek imkansız.


Durum bu olunca seslerden başka oyun atmosferine katkısı olabilecek bir şey kalmıyor elbette. Sesler genel olarak iyi (zaten bir F1 oyununda nasıl farklı sesler olabilir ki?), araçların sesleri size her ne kadar güzel gelse de oynanış ve görsellik bunu geri plana iteliyor adeta.




Son bir kaç senedir F1 oyunlarında ciddi sıkıntılar yaşayan Codemasters, bu sefer de başarılı olabilmiş değil. Hatta F1 2013'ün sahip olduğu Classics sistemi gibi yeni büyük bir özellik getirmediğinden dolayı, yapım daha da güç kaybetmiş gibi görünüyor. İçerik eksikliği, araç fiziklerinin gerçekten zayıf kalması ve o F1 atmosferini tam olarak verememesi yapımın ortalamanın dahi altında kalmasına neden oluyor.


Umarım Codemasters bu yapımdaki eksiklerden iyi bir ders çıkartır ve seneye yeni oyunuyla, F1 hayranlarını etkilemeyi başarabilecek bir yapım ortaya koyar. Şu an için F1 2014, sadece ve sadece gerçek Formula 1 hayranlarına hitap ediyor o kadar.
Read More

Metro 2033

Unknown 00:45 | , , , , ,

Metro 2033 -- P: 10/8
[Resim: 256px-Metro2033_wiki.jpg]


Nedir?

Metro 2033, Rus yazar Dmitry Glukhovsky'nin Metro 2033 adlı romanından uyarlanan birinci şahıs nişancı tipinde hayatta kalma-korku video oyunudur. Oyun 4A Games tarafından Ukrayna'da geliştirilip Mart 2010'da Microsoft Windows ve Xbox 360 platformları için piyasaya sürüldü. Mart 2006'da 4A Games, Glukhovsky ile oyun için işbirliği yaptığını duyurdu. Oyun 2009 yılında Leipzig'de gerçekleştirilen Games Convention adlı video oyunu organizasyonunda resmi tanıtım filmiyle birlikte duyuruldu. Oyunun devamı niteliğindeki Metro: Last Light'ın 17 Mayıs 2013'de piyasaya sunulacağı duyruldu.

----------------------------------------------

Şuana kadar oynadığınız tüm FPS oyunlarını unutun çünkü bu sıradan bir FPS oyunu değil. Harika silahların olduğu, yaratıcı hikaye ve gerçekçi ses efektleriyle dolu bir FPS oyunu.
Hazır harika silahlardan bahsetmişken, "Bu silahlar varken hayatta kalmak çok kolaydır olooom!" dediğinizi duyar gibiyim, hiç öyle düşünmeyin bence Süper

Resmin boyutu 38% (500x313) düşürüldü. Resmi orjinal boyutunda (800x500) görmek için buraya tıklayınız. Resmi yeni pencerede açmak için üzerine tıklayınız.
[Resim: dvx14.jpg]
Bu silah evlerimizde kullandığımız şarj adaptörü gibi bir şey. Lambanın pilini dolduruyor ve hava pompalıyor (Böyle yaratıcılıkların olduğu bir oyundan ne beklenir? )

Resmin boyutu 22% (500x311) düşürüldü. Resmi orjinal boyutunda (640x397) görmek için buraya tıklayınız. Resmi yeni pencerede açmak için üzerine tıklayınız.
[Resim: Metro+2033+4.jpg]

Bu silah mermisi çok hızlı biten silahlardan (Bu nasıl yaratıcılık abi ya?)

Resmin boyutu 22% (500x340) düşürüldü. Resmi orjinal boyutunda (640x435) görmek için buraya tıklayınız. Resmi yeni pencerede açmak için üzerine tıklayınız.
[Resim: Metro+2033+7.jpg]
Dehşet-ül Vahşet olan Alev-atar silahımız kullanmaya değer bir silah. Kullandığınızda siz ateşi kesseniz bile etkisi devam ediyor, fakat kullandığınız kişiyi sinirlendiriyor, hiç ateşi kesmeyin bence Süper

----------------------------------------------

Kahramanımızın adı Artyom. Bu kahramanımız ile tehlikeleri diğer istasyonlara iletiyoruz, fakat bu kolay değil. Oyunda "Dark Ones" adında, huysuz teyzelere benzeyen, küçük bir seste hemen eve gelen alt komşular gibi bir yaratıklar var. Bu yaratıklar sanırım istasyonda barınmamızdan memnun değil.


"Aman Tanrım!" didim!

Resmin boyutu 22% (500x313) düşürüldü. Resmi orjinal boyutunda (640x400) görmek için buraya tıklayınız. Resmi yeni pencerede açmak için üzerine tıklayınız.
[Resim: Metro+2033+3.jpg]

"İstasyonda yürüyordum, kahramanımı rayın kenarına çektim, su içmeye gittim. Geri geldiğimde hemen karşımda bir yaratık bağırarak ve koşarak geliveriyordu, "AMAN TANRIM!" didim.

Oyuna sakin başlıyorsunuz fakat karşınıza bir anda fırlayan bu yaratıklar size bir anlık kalp krizi geçirebiliyor (Evlerden ırak tipsiz yaratık.)
Aslında o kadar korkulacak bir şey yok çünkü bu yaratıklar kolay ölüyor. Neo-komünistler ve Neo-Naziler ile savaşmak pek kolay değil yalnız.
Yaratık bir anda çıkınca oyuncular (Temsili)
[Resim: Ba%C4%9F%C4%B1ran+kar%C4%B1y%C4%B1+g%C3%...de+ben.gif]


Resmin boyutu 61% (500x313) düşürüldü. Resmi orjinal boyutunda (1280x800) görmek için buraya tıklayınız. Resmi yeni pencerede açmak için üzerine tıklayınız.
[Resim: Metro_2033_Images.jpg]
Yüzeye çıktığınızda ya da zehirli gaz bulunan bir yere geldiğinizde “G” tuşuyla maskenizi takmanız gerekiyor. Maskeyi taktığınızda “T” tuşuyla saatinize bakarak, maskenin ne kadar vakti kaldığını öğrenebiliyorsunuz. Etrafta bulacağınız filtreler otomatik olarak bittikçe karakteriniz tarafından değiştirilebiliyor. Ancak bir çarpışma sırasında gaz maskesi takılıysa, maskeniz zarar görebiliyor ve yenisini bulmanız gerekebiliyor. Maskenin takılı kaldığı zamana göre ekranınız buğulu gözükmeye başlıyor, nefes alış verişiniz hareketlerinize göre artıyor ve sizi içten içe bunaltıyor: Aynı bir gaz maskesinin yapacağı etkiyi birebir yaşamış oluyorsunuz. (Alıntı)

Dışarı çıktığınızda tekrar içeri girmeniz zor oluyor çünkü hem yolu bulmak zor, hem de dışarıdaki yaratıklar sizi bir yerde kıstırıp ağzınızı yüzünüzü patlatabilir (Aman dikkat!) Uzun bir uğraş sonucu içeri girdiğinizde "Oh, kurtulduk be." derseniz zaten yanılmış olursunuz. Dışarıda zaten çok ilerlemiş oluyorsunuz, e ilerledikçe yaratıklar daha güçlü oluyor, ne yapacağız? İşte burada oyunu çok iyi oynamanız gerek, olur da peş peşe ölürseniz, sinirlenip oyunu silebilirsiniz, sabır oyunu bu arkadaşım.
Ayrıca hemen kolaya kaçmayın, doğru düşünün ve doğru yolu bulun.
Read More

Call of Duty: Advanced Warfare

Unknown 00:44 |


Call of Duty: Advanced Warfare  


Video savaş oyunlarının en popüler oyunu olan Call of duty oyunun serisine kaldığı yerden devam ediyor. Call of duty 2 ile başlayan popülerlik ve bu oyuna tutkuluk wodern warfare ve bir çok seri ile devam etmişti. O seriye yeni eklenen oyun Call of Duty  Advanced Warfare .

Oyunun Konusu


Genel anlamda oyunun konusundan bahsedecek olursak Oyun 2054 yılında geçiyor. Tarihteki ilk evrensel terörist saldırısı yaşanıyor. Teröristler 5 kıtada nükleer reaktörlere aynı anda saldırıyorlar. Bunun sonucunda dünya kaosa sürükleniyor, devletler ve askeriyeleri zayıflıyor. Atlas Corporation adlı bağımsız bir askeri şirket ise devletlerin kararıyla teröristlerle yapılan savaşı üstleniyor.

Seriye eklenen yen özellikler


Serinin yeni oyunu Adwanced Warfare ile yeni özellikler bizleri karşılamakta ve Hatta diğer call of duty serilerinde karşılaşmadığımız deneyimlere bu seride karşılaşmaya hazır olun. Oldukça iddialı ve süper bir call of duty serisi gelmek üzere.

 Oyuna üç yıldan fazla zaman harcadıklarını ve bu esnada çok fazla değişiklik yaptıklarını dile getiren Condrey şu şekilde konuştu; "Normalde olandan bir yıl fazla çalışma süremiz olması, sanıyoruz bazı şeyleri kökünden değiştirebilmemize olanak sundu. Öyle farklılıklar yarattık ki kimi oyuncuların sınırlarını fazlasıyla zorlayacağımıza şüphe yok!"

Çıkış Tarihi 4 kasım


Oyunun çıkış tarihine gelince Call of Duty: Advanced Warfare 4 Kasım itibari ile tüm platformlar için piyasaya sürülecek.

Read More

Middle-Earth: Shadow of Mordor

Unknown 02:37 | , , , , , , , , , ,


Bu oyunu ne kadar zamandır bekliyorduk? Bir yıl? İki ay? Cevabınızı gerçekten merak ediyorum. Gerçekten sapasağlam, kendi ayakları üzerinde duran ve sadece ismin arkasına saklanmayan birOrta Dünya oyununu ne kadar zamandır bekliyordunuz?

Eğer kendi cevabımı verecek olursam: Battle for the Middle Earth’ün hatırı sayılır başarısını saymazsak, “En başından beri!”

Sanırsam ya orta iki ya da orta üç’e gidiyordum. Annem, kardeşim ve ben haberleri izliyoruz. Yeni gelecek bir filmden bahsediliyor. Fragmandan gösterilen kareler hayli etkileyici… Annem, “Vay be sonunda yapıyorlar, hakikaten Yüzüklerin Efendisi’nin filmi geliyor.” diye seviniyor. Ben ve kardeşim anlamaz bir şekilde ona bakıyoruz. 




Sonra, bize neşeyle Yüzüklerin Efendisi’nin tüm zamanların en sağlam fantastik kitaplarından birisi olduğunu anlatıyor. Kendisinin tuzu kuru tabi, okumuş etmiş… Neyse.

O zamanlar ne kadar harçlık alıyordum bilmiyordum. Tek hatırladığım üçüncü teneffüste bir simit ve bir şişe kola için yeterli olduğu. Hemen kitapçıya koşup kitabın fiyatını soruyorum. 8 milyon Türk lirası. Elimdeki paraya bakıp üzülüyorum ve kitapçıdan ayrılıyorum.

Kitabı kafaya takmışım bir kere, hayatımda ilk defa harçlıklarımı biriktirmeye başlıyorum. Kola olmadan kim ölmüş? Bazen simit bile gereksiz. YÜZÜKLERİN EFENDİSİ BENİM OLMALIYDI!

Bir buçuk hafta sonra, bu sefer kitapçıdan elimde hayatımı değiştirecek bir eserle çıkıyorum.
Kabul etmek gerek, Yüzüklerin Efendisi çok kitap okuyan bir çocuk için bile oldukça ağır bir edebi eser. Bazen zorlanarak bazen hayretlere düşürerek kitabı bitiriyorum. Ardından yine para biriktirip İki Kule, ardından da Kralım Dönüşü’yle üçlemeyi tamamlıyorum.

İlk film de tam o zaman vizyona giriyor ve artık kendimi kolcu sanmaya başlıyorum. Hatta lisede bu tarz kitapların saçmalık olduğunu söyleyen edebiyat öğretmenimle bile tartışıyorum.  




Yüzüklerin Efendisi’yle tanışmam ve Orta Dünya’nın sıkı bir takipçisi haline gelmemin hikayesi kısaca böyleydi. Eminim, herkesin bir Yüzüklerin Efendisi hikayesi vardır. Kitabın arkasında yazar ya:

Orta Dünya söz konusu olunca insanlar ikiye ayrılır; Yüzüklerin Efendisi’ni okumuş olanlar ve okuyacak olanlar… 

Şimdi de oyuncular ikiye ayrılıyor; Shadow of Mordor’u oynamış olanlar ve oynayacak olanlar…
Read More

Alien: Isolation (İnceleme) (PC)

Unknown 02:32 | , , , , , , , , , ,


Küçüklüğümden beri sayısız korku filmi izlemiş bir olarak yüzlerce farklı senaryoya, binlerce farklı ölüm sahnesine şahit oldum. O kadar çok korku filmi izledim ki, zamanla hissizleşmeye, normalde beni tir tir titretmesi gereken sahnelere gülüp geçmeye başladım. Evde tek yalnızken tüm ışıkları kapatıp, izleyene hacetini yaptırtan, uykularını kaçırtan filmlerin başına geçtikten sonra, “Tüm yapabildiğiniz bu mu ha?” diye yapım ekibine serzenişte bulunduğumu itiraf edebilirim.

Evin ücra bir köşesinden tıkırtı gelince telefona sarılıp, “Yardım edin!” diye bağıranları özenmeye başlamış, çocukken duyduğum korku hissini bir daha da yaşamayacakmışım diye düşünürken hiç ummadığım bir yerden aldım darbeyi, oyunlardan! Amnesia, Call of Cthulhu, Outlast gibi oyunları tecrübe edince gerçekte filmlerin değil, oyunların daha korkutucu olduğunu anlamam uzun sürmedi.


Benim için korkunun adresi artık oyunlar oldu. Yakın zamanlarda güncel bir oynanacak korku oyunları listesi oluşturdum. Listenin başına da Silent Hills’i, The Evil Within’i, The Forest’ı ve tabii ki Alien: Isolation’ı ekledim. Bayram telaşını atlattıktan hemen sonra, 80’li yılların bilim-kurgu ve gerilim dolu atmosferine giriş yapma imkanı yakaladım ve Alien: Isolation gerilim dolu atmosferi ile resmen beni benden aldı. Uzun zamandır yaşamadığım bir duyguyu, korkuyu iliklerimde hissettim!

Pişmiş tavuk Amanda Ripley

Hızlıca anlatmak gerekirse, Alien: Isolation ile 1979 yılının bilim-kurgu ve gerilim efsanesi Alien filminin içine resmen ışınlanıyoruz. Yönettiğimiz karakter, Alien filmlerinin başkahramanı Ellen Ripley’in kızı Amanda Ripley. Daha oyunun ilk sahnesinde, aynen annesi gibi efemine yapısı ve elinin de her türlü tamir işine yatkınlığı dikkat çeliyor. Annesinden uzun zamandır haber alamayan Amanda, karşısına çıkan ilk ipucunu takip ediyor ve devasa boyuttaki uzay gemisi Sevastopol’a giriş yapıyor. Ama ne giriş! Daha ilk dakikada tüm işler berbat oluyor ve yaşamla ölüm arasındaki gerilim dolu bir maceranın içinde buluyoruz kendimizi.



Heyecan yüklü açılış sahnesinin ardından hiç alışık olmadığımız bir oyun yapısı karşılıyor bizleri. Elinizi attığınız her cihazın bozuk olduğu, yörüngede bile nasıl durabildiğine hayret edilesi, devasa boyuttaki uzay mekiği Sevastopol içerisinde oradan oraya koşturup duruyoruz. Hiç de misafirperver olmayan ve yabancılardan nefret etmeyi ilke edinmiş mürettebat ise bizi görür görmez izzeti ikramda bulunacağına derhal silahına sarılıyor. İşin kötü yanı ise, elimizde ne doğru dürüst bir silah, ne de işe yarar bir ekipman var. Hal böyle olunca, bize kurşun yağdıran düşmanlardan mümkün olduğunca kaçmaya, saklanmaya ve etrafta bulduğumuz ıvır zıvırları bir araya getirerek de biraz daha hayatta kalmaya çalışıyoruz.



Dostum uzay mekiği demişsin, enkaz çıktı

Besmelesiz tersane çalışanları tarafından üre


tilmiş Sevastopol gemisi ise resmen uzayda süzülen bir enkaza dönüşmüş. Dokunduğunuz cisim elinizde kalıyor. Etraftaki her cihaz ya tamire, ya yedek parçaya ya da fazladan güce ihtiyaç duyuyor. Dolayısıyla yapmamız gereken görevlerin çoğu, pil almak için bakkala yollanan evin küçük kardeşi gibi etrafta dolanıp yedek parça bakmaktan ibaret oluyor. Zaten başımıza da ne geliyorsa bir yerden bir yere giderken geliyor ya!
Read More

Ryse: Son of Rome (İnceleme) (PC)

Unknown 02:21 | , , , , , ,




Oyunlarla haşır neşir olup, Crytek adını duymayan kalmamıştır diye düşünüyorum. Cevat, Avni ve Faruk Yerli tarafından kurulan Alman kökenli bu oyun firmasını ilk olarak 2004 senesinde Far Cry isimli efsanevi FPS oyunuyla duymuştuk. Türe kattığı yenilikler, fizik motoru ve grafikleriyle dönemi için efsane olmuş olan yapımın dağıtımcı firmasıysa Ubisoft'tu. 



Ardından Ubisoft ile yollarını ayıran Crytek, 2007 yılında karşımıza Crysis isimli yapımla çıkmıştı. Crysis, Far Cry'ın üzerine gelmiş olan pek çok yenilikle biz oyunseverlerin karşısına çıkmış ve FPS oyunları içinde gerçekten unutulmaz bir yer kazanmıştı. Crysis'in devamı olan, Crysis 2 ve Crysis 3 maalesef ilk oyunun başarısını tam olarak yakalayamıyordu. Elbette bu durum serinin devamının kötü olduğunu göstermiyor, sadece ilk oyunun ardından daha geri planda kalıyorlardı.


2013 Kasım ayındaysa, Crytek çok daha farklı bir yapımla oyunseverlerin karşısına çıkmıştı... Ryse: Son of Rome! Sadece Xbox One platformu için piyasaya sürülen yapım, aynı zamanda XBox One'ın çıkış oyunu olarak da geçiyordu. Fakat Crytek, Ryse ile beklediği ilgiyi yakalayamadı, yapım bir oyundan daha çok teknoloji demosu gibi gündeme getirildi.



Aradan geçen bir sürenin ardından Ryse: Son of Rome'un, PC platformu için geliştirildiği duyuruldu. Şimdiyse yapım PC kullanıcılarıyla buluşmuş durumda. Peki Crytek Xbox One'da yakalayamadığı başarıyı PC'de yakalayabilecek mi?



Kahraman Marius!



Yapımın hikayesi aslına bakarsak çok ilgi çekici özelliklere sahip değil. Hatta kısaca bir intikam hikayesi olduğunu söyleyebiliriz. Barbar'lar Roma'ya karşı savaş başlatırlar ve Marius'un ailesi bu savaşta ölür. Babasına verdiği söz ve intikam hırsıyla gücünü toparlayan Marius, tüm Barbar'ları yok edip, Roma'yı kurtaracağına söz verir. Böylece bizim oyundaki hikayemiz başlamış olur.




Evet, söylediğim gibi çok şaşırtıcı bir hikaye söz konusu değil ama bu hikayenin işlenişi ve gerçek olaylardan esinlenilmiş olması işleri biraz değiştiriyor. Sonuçta tarihte Roma İmparatorluğu'nun dönemi gerçekten büyük ve önemli bir yere sahip durumda.



Hızlıca maceranın içine girmemizin ardından, her Hack'n Slash oyununda olduğu gibi karşımıza çıkan düşmanları öldüre öldüre ilerliyoruz. Öldürmek burada biraz hafif kaldı sanırım, çünkü bu işlemi olabildiğince kanlı bir şekilde yapıyoruz. Kanlı yapıyoruz dediğim için aklınıza hemen gereksiz vahşet öğeleri gelmesin, düşmanlarınızı infaz ettiğiniz sahneler kesinlikle oyunun en büyük artılarından bir tanesi olmuş.
Read More

The Evil Within (İnceleme) (PC)

Unknown 02:15 | , , , , , , , , , ,

Karanlık korkusu, yükseklik korkusu, yaratık korkusu ve öcü korkusu gibi insanı dolaba kapanıp çıkmamak üzere oraya kilitleyebilecek her türlü olaya karşı inanılmaz hassas bir bünyeye sahibim. Ben korkak bir oyuncuyum arkadaşlar, net. Bununla gurur duymuyorum ama rahatsız olduğumu da söyleyemem. Korkmak iyidir, özellikle bilinmeyene olan korku, tüm bu tırsmalarımın odak noktasını oluşturur.


Hayatının ilk yirmi yılını evin içinde ışıklar kapalıysa yorgan altında bekleyerek geçirmiş bir insanım. Susadığı zaman ışıklar arasında hızla koşan ve geri dönerken hiçbirini kapatmayıp huzura eren bir kişiliğim.


Yıllarca, karanlıkta sandalye üzerinde duran kazağı hortlak, hayalet ve bin bir türlü musibet sandığım da doğrudur. Resident Evil oynarken gamepad’i televizyona fırlatan, Doom 3’te el feneri ve silahın ayrı olduğunu görünce oyunu kapatan ve yine de bundan gocunmayan biriyim. Bana ne, aynı yere koysalarmış, değil mi?



Bundan sadece iki sene önce Dead Space oynarken evden kaçtığım ise tamamen uydurmadır, aksini söyleyenlere itibar etmeyiniz. 



Benim bir korku oyununu bitirebilmem yanımdaki insan sayısı ve ışık seviyesine göre tamamen değişkenlik gösteriyor. Zamanında F.E.A.R’ı arkadaşımla yan yana oturup oynayarak bitirebilmiştim. Hatta oyuna girmeden önce arayıp eve geldi mi diye kontrol filan ediyordum. Yoksa mümkün değil oynamazdım.



Peki, tek başına kalmaktan bile korkan, korku oyunlarını aydınlıkta deneyimlemeyi tercih eden biri nasıl olurda kendini Evil Within için ofise kitler?        



Mazoşist olduğum sadece bir söylentidir.



Sanırsam doğru cevap Dark Souls 2. Ömrüm boyunca ben öyle bir gerilim yaşamadım. Bilinmeyene duyulan korkunun piksellere dönüşmüş haliydi From Software’ın Souls serisi. Aslen bir korku oyunu değil, Aksiyon/RPG türündeydi ama öylesine tedirgin ediciydi ki yaşadığım tek bir saniyeyi bile unutamıyorum.




The Gutter’a girdiğimde oyunu bırakmıştım, o derece. Fakat merak duygusu ağır bastı ve tüm korkularıma rağmen karanlığın içine daldım. Kararanlık derken gayet ciddiyim, meşale olmadan The Gutter siyah ekrandan oluşuyor. 



Elbette karanlığın sonunda ışığı gördüğümü söyleyemeyeceğim, daha fazla karanlıktan başka bir şey yoktu çünkü. Bazen karanlık yolcunuzla barışmanız ve kontrol altına almanız gerekir ya, öyle bir durum. (Gönderme de yaparmış, bak bak!)
Read More